Asildir duygular hiyerarşisinin en tepesinde gizli bir liderdir. Ama Per sert değildir nedense. Biraz buruktur ama mutsuzluktan uzak durur, kendini ondan ayrıştırmasını bilir.
İçinde hapsedilmiş bir olgunluk taşır. Demlenmiş deneyimlerin bilgesi olmuştur artık.
Ne kendini kabul ettirmeye çalışır haz gibi, ne de öfkenin yaşattığı ani sarsıntıları vardır.
Zamanı taşır sırtında, değeri bilinmese ve adı karıştırılsa da hep farklılığı sever. Hüzün şiirin tetikçisidir mutlu olduğunuz zamanlar kendinizi sokağa insanlara atarsınız. Hüzünlerde ise kendi kendinize kalırsınız. Kimseleri yanınıza istemez o hüznü baş başa yaşamak istersiniz. İşte bu yalnız anlarda namlunun ucu hep doludur. Tetiği çekseniz dökülür kurşunlar bir bir. Şiir olur, öykü olur..
Hüzün uzakların çağrısıdır. Her gün yüzlerce, binlerce defa yollara düşer de düşüncelerimiz, oysa bedenimiz hapistir ve kaçıp kurtulamayız. Hüzün uzakların çağrısıdır, gitmek isteyip de gidemediğimiz. Hüzün kaçıp giden son trenin ardından bakakalmaktır, gece yarıları garlarda.
Hüzün üşümektir, gecenin bir vakti sizi almak için çırpınan karanlık dalgalara ve şehir ışıklarıyla oynaşan yakamozlara cevapsız kalırken, hüzün ağlayamamaktır. Ağlamak için çırpınırken, ağlayamamaktır.
Hüzün en masum halim benim.gözlerimin gerçeği anlattığı tek ifadem o yüzden seviyorum hüznü. Çünkü o beni anlayan tek arkadaşım, benim içimde her şeyimi paylaştığım ve bunu dışa yansıtmamı sağlayan tek aynamdır.
Gözlerimden yaşlar akar, boğazımda düğümlenir, bir bıçak gibi saplanır kalır yüreğime. Asi bir rüzgâr boğazın serinliğine karşı yüzüme çarpar…
Bahar hiç gelmeyecek gibi. Çınar ağacının dökülen yapraklarının görmeyecek, gözlerim yeşerdiğini hiç bilmeyecek. Bu sonbahardı geçtiğim, ilk olmayacak. Hep hüzünlerde kalacak yüreğim tek bir tebessüm veremeyecek…
Öyle birini arıyorum ki, onu kaybettiğim vakit hiç üzülmeyeyim, hüzün duymayayım yokluğunda. Beni öyle kendisine yakışır şekilde sevmiş olmalı ki o, onun vedasına kendimi hep hazır hissetmeliyim, hatta vedasını beklemeliyim.
Gün gelip yokluğa adım attığı vakit, o zaten dünyamdaki bir misafirdi diyebilmeyi bana zamanında Hüzünlü Yürekler Senfonisi öğretmiş olmalı. Derleme…
BU AKŞAM EN HÜZÜNLÜ ŞİİR
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. Uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgârı ulaşmak için ona
Ellere yar olur, öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona…. PABLO NERUDA
Hikmet Metin Çavdar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder